BİLGİSAYAR DESTEKLİ KIMLİK BELİRLEME SİSTEMLERİ
(fii tarihinden kalma BYTE'ta yayınlanmış yazılarımdan-Aralık 1994 Nostalji olsun size )
Gelecekte bir gün, kapınızdaki
otomobiliniz için hiç endişelenmiyorsunuz. Çünkü oto alarmınız sizi tanıyor ve
herhangi bir çalınma tehlikesi karşısında hırsızı ses ve görüntü efektleri ile
korkutuyor ve gerekirse lazerle bayıltıp en yakın karakola.haber veriyor. Hatta
o gelecekte bir gün banka kartınızın kaybolması da sizin için hiç
problem değil çünkü kartınızın manyetik etiketinde sizin parmak iziniz ve
gözünüzün iris tabakası ve bunun gibi size ait bilgiler saklı ve banka kart otomatı, kartınızdaki kimlik
bilgileri, kartı kullananın kimlik bilgileri ile uyuşmuyorsa kesinlikle işlem
yapmıyor. Bunun gibi yüzlerce kimlik ve güvenlik problemleri o gelecekte bir
günde çözülmüş olacak. Bu anlatıklarımın hiç biri hayal ürünü değil çünkü bügünün
bilim adamları bunları yapabilecek kapasitede ve kimlik belirlemeyle ilgili çalışlmalar
oldukça hızlı ve kararlı bir şekilde devam ediyor.
Kimlik belirleme işlemleri bugün daha çok
şifrelerle yapılıyor. Ama şifre yönteminde bazen kart sahibinin şifreyi bilen
bir yakını veya, bazen sahtekarlar çok küçük olasılıklada olsa deneme yanılma
ile şifreyi bularak, kart sahibini ve bankayı güç duruma sokabiliyor.
Bilgisayar ağlarında ise şifreleri kırmak bazı yetenekli sahtekarlar için
oldukça kolay. Bu yüzden artık sadece bir şifre yanında kişilere özel kimlik
bilgilerini belirleyen ve çözen sistemlerler kurmanın gerekli olduğunu anlayan
teknokratlar kolları sıvadılar. Kimlik belirleme tekniğinin çıkış noktası, “bio-ölçme” dir. Bio-ölçme arkeologların
verdikleri bilgilere göre ilk defa eski Mısır’da kullanılmış olup, günümüz
teknolojisinde ise geçmişi otuz yıl öncesine dayanmaktadır. Bio-ölçme kişilerin
biyolojik ve psikolojik özelliklerini belirleyen bir bilim dalıdır. Bilindiği gibi her insanın
kendi has bazı biyolojik ve psikolojik karakteristikleri vardır. Bunlardan
parmak izi, iris numunesi, el izi, yazı ve imza stili , konuşma tarzı en
bilinenleridir. Işte bu noktada
bilgisayarlar devreye girerek bio-ölçme sistemlerinin gelişmişlerini meydana getirirler.
Bio-ölçme sistemlerinin kısaca çalışma
prensibi şöyledir:
Öncelikle bio-ölçümler bir duyarga(sensor) veya tespit aracı ile alınır,
duyargadan alınan elektriksel işaretler, analog/dijital çevirici ile bilgisayarın
anlayacağı kodlara genelde şablonlanarak dönüştürülür (ikili formata) ve sonra
bunlar kaydedilir. Böylelikle birinci aşamada kimlik numunelerinin saklı
bulunduğu bir saklama ortamı oluşturulmuş olur. Ikinci aşama da ise
kontrol edilmesi gereken bir kimlik numunesi, önceden saklanmış olan numunelerle karşılaştırırılır
ve bu kimlik numunesinin saklı olanlarla
uyuşup uyuşmadığına bakılır. Eğer uyuşuyorsa artık kimliği belirlenen kişi
korunan ortama girebilir. Bio-ölçme sistemlerinde hangi yöntemin kullanılması
gerektiğini saptamak için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
·
Gerçek kullanıcı’yı reddetme
olasığının ihmal edilecek kadar az olması ya da makul ölçüler içinde olmasına
dikkat etmeli.
·
Sahtekar kullanıcıyı kabul
etmemeli.
·
Kullanılan bio-ölçme yöntemi
herkeste olan özellik üzerine kurulu olmamalı. Örneğin kullanıcının saçının
biçimi üzerine olmamalı çünkü pek çok kimsenin saç karakteristiği birbirine çok
çok benzer.
·
Kullanıcıya zarar vermemeli
veya canını yakmamalı.Örneğin kan tahlili ile bio-ölçme yapılmamalı ya da göze
ait bilgilerle bio-ölçme yapılıyorsa kullanıcıyı kör etmemeli.
·
Bio-ölçme zamanı çok kısa olmalı
·
Bio-ölçme bilgisi saklama ortamında
küçük yerler işgal etmeli.(Kimse tek bir bio-ölçme verisinin 1MB lik alan işgal
etmesini istemez.)
·
Mümkünse bio-ölçme bilgilerinin
manyetik etiketli ortamlar gibi taşınabilir alanlara yazılması sağlanmalı.
EL AYASI İLE KİMLİK BELİRLEME
Insan eli üç boyutlu görüntü olarak,
birçok avantajları olan bir görüntüdür. Bir kere oldukça hızlı taranır ve sonuç
çok hızlı alınır (yaklaşık 1.2 sn), saklama ortamı 9 baytlık bir ortamdır. Tabî
bu nedenle banka kartlarındaki gibi küçük manyetik etiketli ortamlara rahatlıkla
sığabilirler. Kullanıcıyı hiç rahatsız etmez ve yetkili kullanıcıyı yani gerçek
sahibini reddetme olasılığı çok nadirdir.
Fakat günümüzde ticarî olarak el
geometrisini belirleyen cihazlar sadece bir tanedir. Kullanıcı, özel olarak hazırlanmış
bir ayna destekli dijital kamera sistemine
elini koyar. Elini yerleştirdiği yüzeyin etrafında el kenarlarını yansıtan
aynalar vardır ve aynalardan yansıyan görüntü ile elin kuş bakışı görüntüsü
kameraya aynı anda aktarılır.
Siyah beyaz dijital görüntü, el resminin
karakteristiğini çıkarmak için bir mikro işlemci tarafından analiz edilir.
Sistemin yazılım kısmı ise, gerçek zamanda analizlerle, özellikleri belirlenen
el karakteristiği ile kullanıcının şifresine karşı düşen ve sistemde saklı
bulunan el karakteristiği ile karaşılaştırılır. Sistemin yazılım bölümü el
kararteristiklerinin uyuşup uyuşmadığına bakar.
Uygulanan analiz, ölçme ve elin
geometrisinin karşılaştırılması temeline dayanır. Kameranın büyültme oranı
bellidir ve gerçek uzunluk her cm başına düşen piksel(nokta veya benek) sayısına göre kalibre edilir. Parmak uzunluğu ve genişliği
el ayasının uzunluğu ve genişliği gibi elin bölümlerinin boyutu ölçülür ve
kalibrasyon oranına göre bu ölçümler ayarlanır ve elde edilen bilgiler elin
geometrisini belirlemeye artık hazırdır.
Bu arada 9 baytlık veri alanın kulağa
küçük bir boyutmuş gibi gelmesine aldanmayın. 9 baytlık alana biribirinden
farklı 4.77 10 21 (272
) adet sayı yazma imkanımız var. Yani
dünyada yaklaşık 6 milyar insan(dolayısıyla el) olduğuna göre ellerin birbirine
karıştırılması olasılığı yok gibi birşey.
Bu sistemin diğer bir avantajı ise düşük maliyetli olması. Dez avantajı
ise sahtekarlığı kafasına koymuş birinin çok küçük olasılıklada olsa, yetkili
kullanıcının şifresini zor kullanarak ele geçirip ve bir şekilde yine zor kullanarak
elinin maskını yapması durumunda sistemin bu maskın yaşayan bir doku olduğunu
anlamaması. (Şimdi diyeceksiniz ki niye
sisteme termal bir duyarga yerleştirip bu maskı
farketmesi sağlanamamıştır. Cevap çok basittir. Bu kadarını düşünen sahtekar
elbette maskı insan sıcaklığında tutmayı başarabilir ve termal duyarga, sistem
maliyetini yükseltmekten başka bir işe yaramaz).
PARMAK İZİ
Parmak izi üzerinde en çok araştırma yapılan
bio-ölçme yöntemidir. Ayrıca otomasyonu yapılmaya çalışılan ilk yöntemdir. Çünkü
polis neredeyse bir asırdır suçluların tesbitinde bu yöntemi kullanmaktadır. Bu
yöntemin otomasyonu ilk defa 1971 yılında geliştirilmiştir. Bu yöntemin
algoritması ise ilk defa 1950 yıllarında geliştirilmiştir. Fakat bu konu
üzerinde yeni yapılan çalışmalar bu yöntemin yapay sinir ağları ile yapılmasının
daha uygun olacağını göstermiştir. Bu
sistem, ışık, lens’ler ve CCD görüntü duyargaların bir araya getirilmesi ile
oluşturulmuş yoğun bir ekranı parmak izinin kaliteli bir görüntüsünü yüksek
çözünürlükle almak için kullanır. Sistem müşteriye özel yonga ile işleletilir
ve arzu edilirse kolayca bir IBM PC ye
uyumlu duruma getirilebilir.
Kayıt için kullanıcı şifresini girer ve
parmak ucunu cam veya plexiglass yüzeye koyarak parmak izinin görüntü duyargası
tarafından alınmasını sağlar. 250KB lık görüntü analiz edilerek sayısal bilgiye
çevrilir. Sonuç olarak bu görüntü 1KB’ye çeşitli yöntemlerle indirgenerek, parmak izinin matematiksel karakteristiği
olarak saklanır. Bu işlem yaklaşık 30 saniye sürer. Kimliği doğrulama işlemi
ise 1 saniye sürer. Bu belirleme işleminin yetkili kullanıcıyı tanımama olasılığı
%2-3 tür. Yanlış bir kabul yapma olasılığı ise yüzbin birdir. Bu sistem nispeten
ucuza mal olamaktadır.
Parmak izi yöntemi halk arasında bilinen
bir yöntem olduğundan, toplumun tepkisi bu yönteme oldukça olumludur. Sahtekarlığın önlemesi açısından en caydırıcı yöntemlerden
biridir.
Hala hazırda 40 dan fazla ülkede kullanılmaktadır.
Italya’da finansal kurumlarda Avusturalya’da banka otomatlarında, Maryland
hapishane sisteminde ziyaretçi ve mahkumların kontrolünde bu yöntem kullanılmaktadır.
İRİS
Parmak
izinden daha detaylı olmasına rağmen son birkaç yıl öncesine kadar, göze zarar
vermeden, göze bir yüzeyin yerleştirilmesinin zor olmasından dolayı, üzerinde
durulmayan bir yöntemdi. Fakat şimdi yeni bio-ölçme araçlarının gelişmesiyle
aktif olarak gündeme gelmiştir. Standart monokrom video veya fotografik
teknolojilerin, sağlıklı ve güçlü yazılımlarla ve standart video görüntüleme
tekniklerinin birleşimi ile, irisin
30-45 cm öteden görüntüsü alınabilmektedir.
Araştırıcıların bulgularına göre her
irisin oldukça ayrıntılı ve kendine has dokusu var ve onlarca yıl bu özelliği
değişmiyor. Gözün renkli diski olan irisin gözlenebilen özellikleri;
büzülme izleri, paralel çizgileri, çukurcukları,
kollojen fiberleri, koyu alanları, ipliksi yapıları, sprial dokuları, çembersel
çizgileri ve noktalı kısımlarıdır.
Irisin yapısı parmak izi gibi kişiye hastır,
fakat çok fazla karakteristiğinin olması açısından parmak izinden daha
üstüntür. Ayrıca suçlular parmak izlerini tahribe kalkışmabilmelerine karşılık,
kendi göz irislerinin kör olması tehlikesi nedeniyle tahrip edemezler ve
cerrahî bir müdehale ile iris değiştirilemez.
Bu yöntemde önce iris görüntüsü video
cihazları ile alınır görüntü sayısal bilgiye çevrilir. Bu işlem bir seri
integro-diferansiyel iki boyutlu lineer operatörleri kullanmayı gerektirir.
Analiz sırasında iris görüntüsünün uzaysal frekansları hakkındaki bilgiyi,
yönlenmeyi ve 2D(iki boyutlu) pozisyonu
için mümkün olan en yüksek çözünürlüğü sağlayan, iki boyutlu Gabor filtre
fonksiyonu vasıtasıyla irisin dokusal bilgisi çıkarılır. 2D ilk Gabor
transformasyonunun katsayıları yapay sinir ağları tekniği ile ikili sisteme
çevrilmiş görüntüden çıkarılır. Sinyal analizinin sonucunda 256 baytlık iris
kodu hesaplanarak ilerki karşılaştırmalar için dosya kodu olarak saklanır. Iris
odaklandıktan sonra iris kodunun hesaplanması 100 ms lik zaman gerektirir.
Bir kişiye ait iris izini tanımadaki
bir sonraki adımı, istatiksel karar teorisi çerçevesinde formülasyon yapmaktır. Bu işlem şablon iris
kodu ile gerçek zamanlı iris kodunun bit bit karşılaştırması sonucu ortaya çıkan
bir ölçme hatası olan Hamming uzaklık denilen hatanın istatiksel testi için yapılır.
Hamming
uzaklık iris tarama sistemininde kullanıcı reddetme veya kabul etme kararı için
kullanılır. Yapılan testler kabul ve red kararındaki hatanın bir birine eşit
olduğunu göstermektedir (131 000 de 1). Bu uygulama henüz piyasaya sunulmamıştır.
YÜZ
Otomatik kimlik belirlemede tüm yüzü
kullanmak, yüzün görünüşünün değişmesi yüzünden oldukça karmaşık bir iştir.Yüze
ait ifadeler saç biçimine,baş konumuna, kamera açısına ve ışık durumuna göre
farklı olabilir. Fakat ileri görüntü işleme teknikleri ve görüntüleri sınıflamak
için sinir ağlarının kullanımı bu işi yine de mümkün kılmaktadır.
Yapay sinir ağları ilk defa 1950 ve 1960
larda ortaya atılmıştı. Bunlar yekpare olarak birbirine bağlı basit hesaplama
elemanlarından oluşmuştur. Bunların tasarımı, biyolojik sinir ağlarının ve
beyinin organizasyonunu ve performansını taklit etmeye dayanır. Yapay sinir ağları
öğrenebilirler, yeni durumlara uyum sağlayabilirler
ve hem statik hem de dinamik olarak verilen numuneyi tanıyabilirler ve tüm
bunları belirli bir tolerans içinde yapabilmektedirler. Işte bu yüzden yapay
sinir ağlarını yüzün tanınmasında kullanmak çok uygundur.
NeuroMetric Vision Systems firmasına ait yüz
tanıma sistemi, kamera açısının ölçü aralığının kontrol edilmesi ve ışık açısının
ayarlanmasıyla, saç stili baş pozisyonun değişimi gibi yüzde olabilecek ufak
tefek değişimleri bile fark edecek durumdadır. Yüze ait görüntü karşılaştırma
teknikleri, anahtar görüntünün özelliklerinin ölçülmesi ve yüze ait geometrinin
çıkarılması da bu çalışmada kullanılır. Ayrıca mantıksal kurallara dayalı veya
yapay sinir ağlarını içeren bir yazılım bu çalışmaya eşlik eder. NeuroMetric
sistem IBM uyumlu 386 ve 486 PC ler altında bir matematik işlemci, bir dijital
işaret işleme (DSP) kartı ve çerçeve tutucu bir kartla çalışır. Sistem
görüntüleri bir siyah-beyaz video kamera veya gerçek zamanlı video kayıtçısından
alır. Dijital işaret işleme teknikleri, ölçme teknikleri ve birtakım
matematiksel transformasyonlarla bir özellik vektör kümesi elde edilir. Sinir ağlarına
bu vektör giriş olarak verilir ve sinir ağları bu vektöre uyan birine cevap
vermesi için eğitilir. Bu sistem bir
kimseyi saniyenin 20 de biri gibi kısa bir zamanda tanıyabilir.
Nasıl insanlar ikizler gibi birbirine çok
benzeyen insanları birbirine karıştırıyorsa, sinir ağları da karıştırabilir. Bu
teknik ayrıca giriş çıkış kontrolleri için oldukça uygundur.
KONUŞMA
Herhalde en istenmiyen bio-ölçme
yöntemlerinden biri doğal konuşma tarzıdır. Konuşma tarzı oldukça karmaşıktır.
Çünkü sesin uzaktan veya yakından gelmesi ses tellerinin kas yapısı ,
psikolojik unsurlar ve ses tellerinin hastalanması gibi bir çok durum sesin tanınmasını
zorlaştırır. En yeni teknolojilerden biri olan AT&T Smart Card otomatik
konuşucu sistemlerinde kullanılmaktadır.
AT&T prototipi, her bir ses numunesini bir kredi kartı boyutunda olan
bellek kartında saklar. Kısacası birisi bankaya gittiğinde seçilmiş iki veya üç
heceli bir kelimeyi mikrofona söyleyip ve şifresini girecek ve işlem yapmaya başlıyabilecek.
Bu kelimeyi kullanıcı seçer ve bu her hangi bir lisanda da olabilir.
Telefon
bağlantısı için sisteme takılan dijital işaret işleme kartına sahip 386 PC
temelli bir sistem, konuşmayı 8kHz’de sayısala çevirir ve otomatik olarak sayısal
bilginin her bir bölümü için sonuç noktası oluşturarak bölmelendirir. Konuşmanın
örnekleri milisaniyeler mertebesinde alınır. Örnekler ölçülüp daha sonra konuşmanın
ses perdesi, hız, enerji yoğunluğu ve
dalga boyu dahil olmak üzere en az 20 değişken parametresine ilişkin ölçmeler
normalize edilir.
Insanın
telaffuz ettiği bir kelime her defasında birbirinin tıpatıp aynısı olmayacağından
bir kelime kullanıcıya yaklaşık sekiz kere tekrar ettirilir. Sekiz kez
tekrarlatılan konuşmanın her biri spektral görüntü haline çevrilir. Bu spektral
görüntüler üstüste biniştirilir. Binişen örnekler arasındaki 30-50
milisaniyelik farklar analiz edilir. Bir kelimeyi oluşturan dalga boyu serisi,
diğer tekrarlatılan kelimelerinki ile karşılaştırılarak, kabul edilebilir bir
dalga boyu aralığı, yalnışlıkla kullanıcı olmayan birisinin kabul edilmesi veya
yalnışlıkla asıl kullanıcının kabul edilmemesi ihtimalini önlemek amacıyla
seçilir. Bu dalga boyu aralığı bellek kartında 700 bayt’tan daha az yer işgal
eder. Sistemi kullanan biri aynı
otomatik konuşucu makinalarında(AutomaticTellerMachine) kullanılan manyetik
etiketli kartlarda olduğu gibi, kendi Smart Cardını bir okuyucunun içine yerleştirir. Konuşma doğrulanmış ise işlem
devam eder.
Böyle
bir banka kartı gibi bir taşınabilir
saklama birimine sahip olmak, sistemin kolayca hantallaşabilecek bir
merkezî veritabanı olmaksızın çalışmabilmesine
imkan verir. Yani bu tip kimlik belirleme sistemine sahip olan patronlar
saklama birimlerinden ve zamandan tasarruf ederler.
Tüm
olumlu yönlerine rağmen bu yönteminde bir kaç sınırlayıcı yönleri var. Bir kere
aynı ortamda yıllarca yaşıyan ve zaten anatomik olarak ses tellerinin yapıları birbirlerine benzeyen aile
fertlerinin konuşma tarzları birbirine
benzeyebilir. Ve bu fertlerden biri kullanıcıyı zorlayarak şifre kelimeyi öğrenebilir
ve sistem bu zorba akrabayı kabul edebilir. Ya da kullanıcı ana dili olmayan
pek iyi bilmediği bir dilde şifre sözcük seçmiştir ve telaffuzu her seferinde
farklı olabilir. Bu durumda bellek kartına kaydedilecek olan şifre kelime bir
kaç kez tekrarlanarak değişim aralığı çıkarıldığından, bu değişim aralığı büyük
olabileceğinden, kullanımda hatalar meydana gelebilir. Akustik teori ve ses
tellerinin karakteristiği üzerinde yapılan son çalışmalar ve sinir ağları
teorisi , konuşucuyu doğru tesbit etmek kadar sesin sıkıştırılması konusuna
oldukça yaklaştılar.
Üzerinde
çalışılan diğer alternatif , konuşmacının ne söylemeye çalıştığını sisteme
tahmin ettirmeye izin veren ve durum değişimlerinin olasılıklarını düşünen
Hidden Markov Modeline dayalı bir algoritma üzerine tartışılmaktadır. Bu
teknolojiyi telefon ağlarında kullanmak yapılan testlere göre oldukça zordur.
ATM uygulamaları gösterime sunulmuş
olup ticarî olarak da piyasaya sunuma hazırdır.
SONUÇ
Hem maliyet
hem doğruluk ve saklama biriminin küçüklüğü düşünüldüğünde optimum bio-ölçme sistemi
bulmak biraz zor. Sesin tanınmasına dayanan bio-ölçme yöntemi bilgisyar ağlarının
güvenliğinde veya telefon ağlarında konuşan kişinin tanınmasında yaygın olarak kullanılabilir.
Anlatılan diğer yöntemler ise her türlü
güvenlik sistemlerine uygulanablir. Yazı
ve imza stilinin tanınmasına dayanan bio-ölçmeler ancak yapay sinir ağları
ve algoritmaları aşırı geliştiğinde yaygın olarak kullanılabilecek. Yine yapay
sinir teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak insanın yürüş tarzından ve tavırlarından
da kim olduğunu anlayacak bio-ölçme sistemleri geliştirilecek. Kimbilir yakın
bir gelecekte aşırı gelişkin ve ucuza mal edilen elektron mikroskopları ile kişinin
genetik kodları bile kullanıcının canını yakmadan alınablecek ve küçük manyetik
etiketli ortamlarda saklanabilecek ve en basit birimlerin güvenliğinde bile kullanılabilecek.
Işte o zaman tüm sahtekarlıklar önlenmiş
olacak.
KAYNAKLAR:
1. IEEE Spectrum, Feb. 1994
2. IEEE Transaction on Neural Networks,
Mar. 1994
3. NeuroComputing, R.H. Nielsen, AW Pub.Comp.
1989
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder